Sağlık Turizminde Biraz Hafiflemenin Zamanı Geldi.

Bugün dünyadaki milyarlarca insana ücretsiz ulaşabilirsiniz. Mecraya para ödemenize gerek yok. Teorik olarak mümkün. Sosyal mecralar elimizin altında. Peki eksik olan ne? Neden markalar bu potansiyeli yeterince kullanmıyor?

Sağlık Turizminde Biraz Hafiflemenin Zamanı Geldi.

Sadece Sağlık Turizmi

Merhaba Değerli Sadece Sağlık Turizmi Okuyucuları, bir süredir yoktuk. Sadece Sağlık Turizmi Şimdi Daha Tutkulu, Her pazar 20.00’da 5 dakikanızı ayırarak sağlık turizminde ki konuşulmayanları konuşmaya devam ediyoruz,

Bugün 5 dakika da; markanız için hafiflemeniz gerektiğinden bahsettik.

Sağlık Turizminde Biraz Hafiflemenin Zamanı Geldi.

30 sene önce, bir markayı tanıtmak istediğinizde amacınıza ulaşmak için çok para gerekiyordu. Markanızı anlatabileceğiniz ücretsiz bir mecra yoktu. Sadece iki seçeneğiniz vardı:

  • Ya parasını ödeyip gazete, TV, dergi gibi mecralardan reklam alanı satın alacaktınız ya da

  • Bir tanıtım faaliyeti düzenleyip gazetecilerin dikkatini çekmesi için dua edecektiniz.

İkisi de zordu ve başka alternatifiniz yoktu. Bugün ise durum farklı.

Bugün dünyadaki milyarlarca insana ücretsiz ulaşabilirsiniz. Mecraya para ödemenize gerek yok. Teorik olarak mümkün. Sosyal mecralar elimizin altında. Peki eksik olan ne? Neden markalar bu potansiyeli yeterince kullanmıyor?

Çünkü bugün markaları yöneten pazarlamacılar, 30 yıl öncesinin dev markalarının yazdığı pazarlama kurallarıyla eğitildiler. Ellerinde bedava mecralar var ama aldıkları eğitim sebebiyle zihinleri hâlâ saniyesine para ödedikleri televizyon reklamlarının kurgusuyla çalışıyor. Lokal iletişim adı altında açık hava reklamlarına bir otomobil parası harcıyorlar, gazeteye ilan verir gibi sosyal medya postu tasarlıyorlar: Aynı hantallıkta, aynı sıklıkta ve neredeyse aynı sıkıcılıkta…

Çünkü büyüklere bakıyorlar. Büyükler öyle yapıyorsa doğrusu budur, diye düşünüyorlar. Değil. Onların şartları başka. Onlar yılların birikimiyle ve bilinirliğiyle sosyal medyayı öyle kullanabilirler. Onların markalarına aşinayız. Pazara yeni giren markaların böyle bir lüksü yok, olamaz.

Eğer karşınızda devler varsa, pazarlama bütçeniz onlardan azsa, bilinirliğiniz onlardan düşükse, onlarla bu şekilde mücadele edemezsiniz. Sıradışı yöntemler kullanmanız gerekir.

Elinizde bedava yayın yapabileceğiniz mecralar var. Kullanın. Bu bir nimet. Mesela kategorinizdeki dev rakibiniz haftada 3 post paylaşıyorsa, demek ki doğrusu buymuş, diye düşünmeyin. Siz haftada 30 post paylaşın. Ama anlatmak istediğinizi tutkuyla anlatın. Sizin tutkunuzdan sıkılan da sıkılsın, takibi bıraksın. Herkesi memnun edemezsiniz. Ama tutkularınıza ortak olacak birilerini de mutlaka bulacaksınız.

Markanızı anlatın.

  • Markanızla ilgili fikrinizi anlatın,

  • Markanızın neyi, neden, nasıl yaptığını anlatın,

  • Markanızın neye karşı olduğunu anlatın,

  • Amacınızı anlatın.

Siyaset yapın ya da günlük meselelere bulaşıp zevzeklik yapın demiyorum, o markayı yaratma sebeplerinizi anlatın. Bir sebebiniz mutlaka vardır. Bunu yaparken de o dev rakip gibi kuru kuru anlatmayın, reklam diliyle anlatmayın, plaza Türkçesiyle anlatmayın, bir arkadaşınıza anlatır gibi anlatın. Yaratıcı olacağız diye saçmalamayın.

Kategorinizdeki devlerin yaptıkları onlara göre doğru. Size göre değil. Onlar kendilerini hatırlatsa yeter. Size yetmez. Sizin dikkat çekmeniz, kendinizi tanıtmanız gerek. Suyu bulandırın, kafa karıştırın, can sıkın, gürültü çıkarın.

90 günlük markayı 90 yaşındaki bir marka gibi yönetmeyin. Hafifleyin biraz. Siz hafiflerseniz sizinle baş edemezler. Çünkü onlar hafifleyemez.

Sıradışı markalar herkese hitap etmeye çalışmaz. Her pazarda herkese hitap etmeye çalışan sıkıcı markalar zaten var. Fazlasına gerek yok. Yer de yok. Bu yüzden, yerleşik markaların olduğu pazarda rekabete giren sıradışı markalar, herkese değil, bazılarına hitap eder. Onların herkese hitap edebilme gibi bir derdi yoktur.

Onlar kışkırtır, öfkelendirir, güldürür, eğlendirir, düşündürür, ilgi çeker… Onlara kayıtsız kalamazsınız. Belki çok daha pahalıdırlar, belki çok daha ucuz, belki çok daha basittirler, belki çok daha karmaşık, belki çok daha hızlıdırlar, belki çok daha yavaş… Herhangi bir konuda çok daha bi’ şeydirler. Bir konuda aşırıdırlar. Çünkü kimileri için aşırı görünen özellikler kimileri için de mükemmeldir. Tam olarak aradığımız da bu: Kimileri için mükemmel olmak. O aşırılığın mükemmel olduğunu düşünen o kimileri, o markalara aşık olur. Kimileri de nefret edebilir, takmayın. Etsinler. Siz aşık olanları bulun, sarın sarmalayın, mutlu etmeye bakın. Markanızı onlar büyütecek.

Reply

or to participate.