- Sadece Sağlık Turizmi
- Posts
- Yeni Bülten #49: Sağlık Turizmi Firmalarının Eklediklerine Değil, Çıkardıklarına Bakın
Yeni Bülten #49: Sağlık Turizmi Firmalarının Eklediklerine Değil, Çıkardıklarına Bakın
Sağlık Turizminde dev firmalardan ilham alırken, bakabileceğiniz farklı bir açı
Yeni bir Sağlık Turizmi markası yaratma aşamasındaki çoğu doktor, ilham almak için dev markalara bakıyor. O markanın neleri nasıl sunduğuna bakıp ders almaya çalışıyor.
Burada farklı bir bakış açısı öneriyorum: Markaların sadece eklediklerine değil, çıkardıklarına da bakın.
Booking-com gibi bir platformdan ilham aldığınızı düşünelim. Booking bu işi ilk yapanlardan biri ve lider.
Onun kadar büyümek ya da en azından onunla rekabet edebilmek için yeni platformunuza ne ekleyebilirsiniz?
Birileri, ne ekleyebilirim diye değil, ne çıkarabilirim diye düşündü ve konaklama rezervasyonu işindeki en önemli parçayı işin içinden çıkardı: Otelleri. Yerine, evlerimizi koydu ve Airbnb doğdu.
Ya da Photoshop ve Illustrator benzeri bir platforma ne ekleyip tasarımcıları etkileyebilir ve Adobe ile rekabet edebilirsiniz?
Birileri yine eklemeyi değil çıkarmayı akıl etti. En önemli parçayı işin içinden çıkardı. Tasarımcıları. Canva, tasarımcıların umursamayacağı ama diğer herkesin kolayca kullanabileceği bir platform. Milyar dolarlara ulaştı.
Facebook’tan sonra herkes birşeyler denedi. Ama sadece biri eklemeye değil çıkarmaya odaklandı. Görselleri ve videoları işin içinden çıkardı. (Bazıları hatırlamaz belki, Twitter’ın ilk zamanlarında görsel ya da video paylaşımı yoktu.) Detaylı profil bilgilerini de çıkardı. Hatta istediğin uzunlukta yazma özgürlüğünü de çıkarıp attı. 140 karakterle sınırladı. Twitter doğdu.
Sadece devler değil, mütevazı girişimler bugün de ekleyerek değil çıkararak güzel sonuçlar alıyor. Markaların sadece eklediklerine değil, çıkardıklarına da bakarsanız, ilham almak için daha geniş bir açınız olabilir.
En az marka ismi kadar önemli olan başka bir isim
Yeni bir sağlık turizmi markası yaratıyorsanız, en az marka ismi kadar önemli bir şey daha var: Markanın bulunduğu kategorinin ismi.
Herhangi bir şey satın almaya niyetlendiğinizde, kendi kendinize nasıl konuştuğunuzu düşünün.
Evde buzdolabını açtınız diyelim. İçinizden, süt almam lazım, diye geçirirsiniz. Pınar almam gerekiyor, demezsiniz.
Ya da, kredi çekmem gerekiyor, diye düşünürsünüz. Garanti’den Bayram Kredisi almam gerek, demezsiniz.
Starbucks’a gidelim ya da Airpods almalıyım gibi bazı özel durumlar ve markalar haricinde, eğer psikopat değilsek, ihtiyaçlarımızı marka isimleriyle tanımlamayız. (Pınar, Komili, Uno, Mehmet Efendi, Solo, İpana… diye bir alışveriş listesi yapmayız.)
Zihnimiz ihtiyacını kategori isimleriyle düşünür, sonra da o kategorideki markalardan birini satın alırız.
Süt almalıyım diye yola çıkar, sonra marka meselesine geliriz. Pınar alırız. Ya da başka bir marka…
Zihnin markalarla ilgili bu çalışma mekanizması, bize yeni bir marka yaratırken büyük fırsatlar sunar. Bu mekanizmayı görmezden geldiğimizde ise, uzay boşluğunda savrulan bir markamız olur.
Mesela yeni bir gazlı içecek lansmanı yapıp, o içeceği “ne kola ne gazoz, başka bir şey” diye tanımlarsanız, daha doğrusu, tanımlayamazsanız, markanız uzay boşluğunda kalır. Torku No On markasını böyle tanıttı.
Peki kendi kendinize konuştuğunuzu düşünün. Süt almalıyım, diye düşünüp, Pınar aldınız. Ne almalıyım diye düşünüp, No On alırsınız?
No On’un ne olduğu belli değil. Bu yüzden direkt, No On almalıyım, diye içinizden geçirmeniz gerekir. Starbucks’a gidelim, gibi… Ya da, Red Bull almalıyım, gibi…
Bu da, yeni bir marka için fazla özgüvenli bir hareket olmaz mı?
50 yıllık Starbucks’ın ya da 40 yıllık Red Bull’un milyarlarca dolarla geldiği noktaya, bir TV filmi ve 3-5 posterle gelebileceğini düşünmek, biraz safça değil mi?
Ya da şu sıralar 40 saniyelik bir TV filmiyle bize birşeyler anlatmaya çalışan Param gibi. Filmi izledim, Param diye bir marka çıkmış, öğrendim, ödeme yaparken kredi kartı gibi kullanabiliyormuşuz, onu da öğrendim. Ama Param nedir, onu öğrenemedim çünkü söylemiyor. Söylediği şu: Param, paradan fazlası.
Markanın tanımını yapmadan, kategorinin adını koymadan, markanın neler yapabildiğini anlatmışlar da anlatmışlar.
Yine kendi kendinize konuştuğunuzu düşünün. Yeni bir kredi kartı almalıyım, diye düşünüp, mesela Bonus aldınız. Ne almalıyım diye düşünüp, Param alırsınız?
Aslında çok karmaşık değil. Yeni bir marka yaratıyorsanız ve o marka halihazırda bilinen bir kategoriye dahil değilse, en az marka ismi kadar, markanın bulunduğu kategorinin ismi de önemli. Çok ama çok önemli.
Ama çoğu yeni marka bu aşamayı atlıyor.
Reply